Kahraman mı, Hain mi?

4. Louis ölüyor ve patates püresinin başına 15. Louis geçiyor. 15. Louis hiçbir şey yapmıyor, zaman kazanmak için ülkeyi yönetiyor ve idareyi daha kötü durumdayken 16. Louis’ye devrediyor. Bu sonuncusu bir dahi değil fakat iyi niyetli biri. Ülkesinin durumunu inceliyor ve sistem dağılma noktasına geldiyse bunun doğuştan ayrıcalıklı bir sınıf olan aristokratların sadece aşırı güçlerinin tadını çıkardıklarından değil üstelik vergi de ödemediklerinden olduğunu fark ediyor.
Devamını biliyoruz, halk yollara dökülüyor, kral kaçıyor, ihanete uğruyor, tutuklanıyor ve sonunda yargılanıyor, tüm ailesiyle birlikte ölüm cezasına mahkum edilip giyotine gönderiliyor. İşte halk kendisini bağımsızlığına kavuşturmak isteyenlere böyle teşekkür ediyor. Fakat bu kadarla kalmaz. Kanla bastırılan Devrim’den birkaç sene sonra halk, kendini açıkça imparator ilan eden ve daha da büyük ayrıcalıklardan yararlanarak ailesiyle yeni bir soyluluk kavramı oluşturan, yeni bir karizmatik lider seçiyor. Bu yeni imparator, tüm komşularına savaş açmak için bir ordu kuruyor. Bu, ülkeyi bir kez daha yerle bir eden ve bütün bir gençliği karlı Rusya’ya gönderen bir savaştır. Ve en çok şaşılacak şey ise, halkın bu imparatora gerçekten hayran olduğu ve onu uzun süre hatıralarında saklayacağıdır.
KAYNAK: Bernard Werber
Yorum