Yaşar Kemal

Yaşar Kemal (doğum adı: Kemal Sadık Gökçeli,[2] 6 Ekim 1923; Hemite, Osmaniye[3] - 28 Şubat 2015, İstanbul), Türk romancı, senaryo, öykü yazarı ve aktivist.[4]
Yaşar Kemal (doğum adı: Kemal Sadık Gökçeli,[2] 6 Ekim 1923; Hemite, Osmaniye[3] - 28 Şubat 2015, İstanbul), Türk romancı, senaryo, öykü yazarı ve aktivist.[4]
On altı yaşındayken 1939da ilk şiiri "Seyhan"ı Görüşler adlı Adana halkevleri dergisinde yayımladı.[5] Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurova ve Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, 1943 yılında Adana Halkevi tarafından basıldı.[2] Kayseride askerliğini yaparken[6] ilk hikâyesi olan "Pis Hikâye"yi (1946) yirmi üç yaşındayken yazdı. 1948’de "Bebek" hikâyesinin ardından "Dükkancı"yı yazdı. 1940larda Adanada çıkan Çığ dergisi çevresinde Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç, Güzin Dino gibi isimlerle tanıştı.[7] Özellikle, ressam Abidin Dinonun ağabeyi Arif Dinoyla kurduğu yakınlık onun düşün ve yazın dünyasının gelişimini önemli bir ölçüde etkilemiştir.[7] Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı ve 1951-1963 yılları arasında gazetede fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı.[8] Bu dönemde Anadolu insanının iktisadi ve toplumsal sorunlarını dile getirdiği dizi röportajları ile tanınmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcakta da yer alan "Bebek" öyküsü burada tefrika edildi.[9] 1947de İnce Memedi yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi.[10] Roman, ağalara karşı Çukurovanın yoksul halkına arka çıkan İnce Memedin halkı için savaşmasını konu almaktadır. Dört ciltten oluşan seri, otuz dokuz yılda tamamlandı.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolunun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesiydi. Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterilen ilk Türk yazardır.[11] 1952-2001 yılları arasında Thilda Serrero ile evli kalmış, 2002 yılında Ayşe Semiha Baban ile 2. evliliğini yapmıştır. 28 Şubat 2015 tarihinde organ yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda olduğu hastanede ölmüştür.[12] Cenazesi 2 Mart 2015 tarihinde düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilmiştir.[13][14]
Kürt kökenli olan Yaşar Kemal; 1990lı yılların ortasında, PKK ve Türk güvenlik güçleri arasında yaşanan silahlı çatışmaları eleştirdi. Çeşitli makalelerinde Kürt Sorunu hakkında kişisel görüşlerini yazdı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin azınlıklara, özellikle de Kürtlere karşı ırkçı tavırlar içerisinde bulunduğunu belirten Yaşar Kemal; yazdığı yazılar nedeniyle Türk mahkemelerince çeşitli cezalar aldı. Kürt aktivistleri desteklediği için ayrılıkçı propaganda suçlaması ile yargılandı.[15][16][17]
İnce Memed I, Ağrıdağı Efsanesi, İnce Memed II, Kuşlar da Gitti, İnce Memed III eserleri yazarın en çok satan ilk beş kitabıdır.[18] D&Rın yüz kırk altı mağazası ve internet satışları baz alınarak belirlenen verilere göre yazarın ölümünden sonraki hafta kitap satışları %417 arttı. İnce Memed, Hürriyet Pazar tarafından oluşturulan yüz kişilik jüri tarafından belirlenen "Türk Edebiyatının Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Romanı" listesinde bir numara seçildi.[19]
Çocukluğu
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendinin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölüne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan Kürt kökenli[20][21][22] bir ailenin çocuğu olarak Adananın o dönemde ilçesi olan Osmaniyenin Hemite (o zamanki adı: Gökçeli ya da Göğceli; bugünkü adı: Gökçedam) köyünde doğdu.[2] Yazarın doğum tarihi hakkında çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler mevcuttur. Behçet Necatigil tarafından yazılan Edebiyatımızda İsimler Sözlüğünde 1922;[23] Tuba Tarcar Çandar tarafından hazırlanan Yaşar Kemal Fotobiyografisinde Ocak 1923 olarak belirtilmiştir.[24] Doğum tarihinin nüfus cüzdanında 1926 yazdığını söyleyen Yaşar Kemal, nüfus cüzdanını ilkokulu bitirdikten sonra aldığını, kendi hesaplarına göre doğum tarihinin 1923 olduğunu ifade etmiştir.[25] Bu tarihin de hatalı olabileceğini belirten yazar, köylülerin yayladan döndüklerinde doğduğunu, bunun da ekim ayına denk geldiğini söylemiştir. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde Kürtçe, köyde ise Türkçe konuşurdu.[26] Luvan aşiretinden olan babası, I. Dünya Savaşı çıkınca ailesiyle birlikte ikâmet ettikleri köyden ayrılıp göç etmeye başlamışlardır.[25] Vandan Diyarbakıra, buradan da Çukurovaya bir buçuk yıl süren göç sonucu gelmişlerdir. O zamanlar Kadirliye bağlı olan altmış hanelik Türkmenlerin yaşadığı Hemite köyüne yerleşmişlerdir.[25]
"Babam, anam Doğu Anadoludan, 1915te Rus ordusu Vanı işgal edince, oradan bir buçuk yılda Çukurovaya gelerek bu köye yerleşmişler. Köyde bizimkilerden başka Kürtçe konuşan hiç kimse yoktu. Ben kendimi bildiğimde Kürtçe sadece bizim evin içinde konuşuluyordu. Ben doğduğumda babam çok yaşlı, belki elli yaşın üstündeydi, anam da çok gençti. On yedi yaşında. Evde babamın bir kardeşi, onun karısı, bir de akrabaları bir genç kız vardı. Amcamın karısının bir elini Vanda bir top gülle parçası almış götürmüştü. Aile bir bey ailesiydi. Ailenin mensup olduğu Luvan aşiretinin son beyi Gulihan Bey babamın amcasıydı."[25]
Üç buçuk yaşlarında iken bir kurban kesimi sırasında halasının kocasının elindeki bıçağın kayarak gözüne saplanması sonucu sağ gözü kör oldu.[27] Dört buçuk yaşındayken, babası camide namaz kıldığı sırada Vandan göç ederken ölümden kurtarıp besleyip büyüttüğü Yusuf adındaki oğulluğu tarafından öldürüldü.[25][28] Bu olaydan sonra on iki yaşına kadar kekemeliğe tutuldu.[27]
"Ben babamın camide, o, namaz kılarken yanındaydım, hançerlendiği akşamdan sonra, sabaha kadar yüreğim yanıyor, diye ağladım. Ardından da kekeme oldum ve on iki yaşıma kadar zor konuştum. Yalnız türkü söylerken kekemeliğim geçiyordu. Hiç kekelemiyordum. Kitap okurken de, okur yazar olduktan sonra, hiç kekelemedim. On iki yaşımdan sonra kekemeliğim geçti."
Babasının öldürülmesinden sonra annesi Nigâr Hanım, yazarın amcası Tahir Efendi ile evlendi.[25] Babası varlıklı biriyken ölümü sonrası ailesinin maddi durumu değişmiş ve köyün en fakir ailelerinden olmuşlardır.[25] Sekiz yaşındayken köye gelen çerçinin köy kadınlarının borcunu bir deftere yazdığını gördü ve yazılanın yazı olduğunu öğrendi. Dokuz yaşındayken Adananın Burhanlı köyündeki ilkokula giderek üç ayda okuma ve yazmayı öğrendi.[25] Ortaokul ikinci sınıftayken sınavla Türk Maarif Cemiyetinde yatılı olarak okumaya başladı fakat üç ayı bulan devamsızlığından ötürü yatılı okuma hakkını kaybetti. Son sınıftayken okuldan tasdikname ile ayrılarak çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliğinde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadelede ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirlinin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.[2]
Sanat hayatı
Ayrıca bakınız: Yaşar Kemalin sanat hayatı
1978 yılında yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle atıştığını" anımsadığını belirtti.[29] İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde, bayramlarda beni hep Aşık Mecitle atıştırırlardı. Aşık Mecitle, Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar atıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."[29]
Annesi ilk zamanlar şiir okumasına karşı çıkarken daha sonraları babasının koruyucusu olan Zalanınoğlu adındaki eşkıyanın öldürüldüğünü duyan Yaşar Kemal, sabahlara kadar ağıt yaktı. Yaktığı ağıtı annesi dinlemiş ve onun bu ağıtını beğenmiştir. Yaşar Kemalin ifadesiyle artık annesini de yenmiştir ve bir halk aşığı olma yolunda hiçbir engel kalmadı.[27] Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayımladı.[29] 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâyeyi yayımladı. Bunu, Kayseride askerlik yaparken yazmıştı. 1940larda Adanada çıkan Çığ dergisi çevresinde Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç, Güzin Dino gibi isimlerle tanıştı.[7] Özellikle, ressam Abidin Dinonun ağabeyi Arif Dinoyla kurduğu yakınlık onun düşün ve yazın dünyasının gelişimini önemli bir ölçüde etkilemiştir.[7] Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950lerde yayımlandı.
İnce Memede 1947de başlamış, yarım bırakmıştım. Bu romanı 1953-54te bitirdim. Aynı yıl da, İnce Memedi bitirdikten bir ay sonra Tenekeye başladım. Onu da bitirdim. İki romanı arka arkaya okursak, o romanları ayrı ayrı yazarların yazdığını sanırız.
İnce Memed eseriyle ilgili Yaşar Kemalin sözleri.[10]
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı ve 1951-1963 yılları arasında gazetede fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı.[8] 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcakta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.[9] 1947de İnce Memedi yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi.[10] Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşında Kadirliyi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi.[30] Remzi Beyin kendisine, ilk İnce Memed hikâyesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemalle "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.[30]
Yaşar Kemalin dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.[31]
Temalar
"Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum."
Yaşar Kemalin edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarında, halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı.[29] Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.[31]
Etkilendikleri
Yaşar Kemal hem Dünya edebiyatından hem Türk edebiyatından etkilenmiştir. Beşinci sınıftayken Alphonse Daudetnin Le Petit Chose kitabı yazarın okuduğu ilk romandır, daha sonra Kerem ile Aslıyı okur.[25][32] On yedi yaşındayken okuduğu Don Kişot yazarı etkileyen ilk kitaptır.[27] Romanı okuduktan sonra günlerce etkisinde kaldığını şu sözlerle belirtmiştir:
"Don Kişotu okuyunca yeni bir dünya buldum. Günlerce etkisinde kaldım. Cervantes bütün insanlığımı, yüreğimde sakladığım birçok gizi açıklamıştı. Bir karanlığa gömülmüş, sonra da içimde bir yücelme olmuştu."[25]
Abidin Dinodan alıp okuduğu Sait Faik Abasıyanıkın Medarı Maişet Motoruna "hayran" kalmıştır. On yedi yıl boyunca roman, sanat, sosyalizm tartıştığı Arif Dino ile şiir, edebiyat, resim konuştuğu Abidin Dino, yazarı etkilemişlerdir. Dilde ise Karacaoğlanın etkisinde "çok" kaldığını belirtmiştir.[25] Alexandre Dumasnın Kamelyalı Kadınını defalarca okumuştur ve romanının sürükleyici olmasını kendi romanlarında temel ilke haline getirdiğini belirtmiştir.[33] Bunların dışında Balzac, Dostoyevski, Gogol, Çehov, Köroğlu etkilendiği diğer yazar ve şairlerdir.[27] Yazar, yazmaya başlamadan önce dilini canlı tutabilmek için Türk edebiyatından Nâzım Hikmeti okumuştur.[34]
Siyaset hayatı ve davaları
17 yaşından ölümüne değin sosyalist politikanın içinde yer aldı.[30] 1950de komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanıp Kozan Cezaevinde bir sene boyunca tutuldu ve 1951 yılında serbest bırakıldı. 1961 Anayasasından sonra kurulan Türkiye İşçi Partisine (TİP) 1962de katıldı.[31] Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal,[31] TİP’de sekiz yıl çalıştı ve partinin yöneticilerinden birisi oldu.[10] 1987deki bir söyleşisinde Türkiyede bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir.[30] Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için bilinçli olarak kullanılmışlardır emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİPten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı.[31] Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.[10]
4 Şubat 1974te yetmiş şair ve yazarın ilk toplantısıyla Türkiye Yazarlar Sendikası kuruldu ve Yaşar Kemal, ilk toplantı sonucu "Kuruluş Kurulu" içinde yer aldı.[35] Ayrıca genel kurulda Yaşar Kemal sendikanın genel başkanlığına getirildi. 1950de Halide Edip Adıvarın öncülüğünde Türk PEN Kulübü kuruldu fakat kulüp, 12 Eylül 1980 askerî darbesi üzerine kapandı, 1989da Yaşar Kemalin öncülüğünde tekrar açıldı.[36] Kemal, bu dönemde kulübün başkanlığına getirildi.
Ocak 1995te Alman Der Spiegel dergisinde Türkiyede devletin Kürtlere yönelik yıllardır süren baskı politikasını, o günlerde tüm şiddetiyle süren savaşı anlatan "Yalanlar Seferi" başlıklı bir makalesi yayınlandı.[37] Terörle Mücadele Yasasına göre "bölücülük propagandası" yapmakla suçlanan Kemale Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) dava açıldı.[37] Kemal aslında makaleyi Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye başlıklı derleme kitap için yazmıştı. Kitap Şubat 1997de yayımlandı ve raflara çıkışının ikinci gününde toplatıldı.[37] 23 Ocak 1995te yapılan ilk duruşmada aralarında Demirtaş Ceyhun, Erdal Öz, Adalet Ağaoğlunun bulunduğu yüzlerce kişi Yaşar Kemale destek vermek için mahkemeye gitti.[38] Yazar, 2 Aralık 1995te beraat etti.[39] Aynı yıl Index on Censorship dergisinde "The dark cloud over Turkey" (tr. Türkiye Üzerinde Kara Bulutlar) yazısı yayımlandı[40] ve yazı, Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye içinde yer aldı. Bu yazısından ötürü 7 Mart 1996da Türk Ceza Kanununun 312. maddesine dayanılarak yargılandı ve yayıncıya 3 milyon 491 bin 666 TL para, Yaşar Kemal ise bir yıl sekiz ay hapis ile para cezası verildi ve ceza ertelendi. Makalenin halkı kin ve nefrete teşvik ettiği ileri sürülen karar 18 Ekim 1996da da Yargıtay tarafından onandı.[41] Bunun üzerine C.S.Y. Yayınevi, kitabın toplatılmasıyla düşünce ve ifade özgürlüğünü garanti altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 10. maddesinin ihlal edildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesie (AİHM) başvurdu. Yaşar Kemal de kendi başvurusunda Türkiyenin 10. maddenin yanında toplatma kararını mahkemeden önce almakla suçsuzluk ilkesini bozduğunu belirtti. Bu nedenle AİHSnin 6 ve kanunsuz cezalandırmayı yasaklayan 7. maddelerinin de ihlal edildiğini vurguladı.[41] AİHM, sözleşmenin 6 ve 7. maddelerine aykırılık iddialarını reddeden mahkeme, maddi tazminata yer olmadığını, 10. maddesinin ihlal edildiğine dair tespitin, yazarın manevi zararını gidermeye yeteceğine karar verdi.[42]
Ödülleri ve başarıları
Ana madde: Yaşar Kemalin aldığı ödüller listesi
Yaşar Kemal, Türkiyeden aldığı birçok ödülün yanı sıra Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion dHonneur nişanı, Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion dHonneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülünün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurt dışında beşi Türkiyede olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi almıştır.[43] 1973te Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterildi.[44] Nobele aday gösterilen ilk Türk olan Kemal, verdiği bir röportajda "Ölene kadar da aday olacağım." dedi.[44]
Eserleri
Ana madde: Yaşar Kemal bibliyografyası
Ayrıca bakınız: Yaşar Kemalin sinema ve tiyatroya uyarlanan eserleri
Öykü
Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952
Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975.
Roman
İnce Memed, I. Cilt, İst., 1955
Teneke, İst.: Varlık, 1955
Orta Direk, İst.: Remzi, 1960
Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963
Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968
İnce Memed, II. Cilt, İst., 1969
Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.: Cem, 1974
Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975
Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976
Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978
Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978
Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, İst.: Toros, 1980
Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982
İnce Memed, III. Cilt, İst., 1984
Kale Kapısı / Kimsecik II, İst.: Toros, 1985
İnce Memed, IV. Cilt, 1987
Kanın Sesi / Kimsecik III, İst.: Toros, 1991
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, İst.: Adam, 1997
Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, İst.: Adam, 2002
Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III, İst.: Adam, 2002
Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, İst.: YKY, 2012
Tek Kanatlı Bir Kuş, İst.: YKY, 2013.
Çocuk Romanı
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977.
Çeviri
Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977.
Röportaj
Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955
Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
Peri Bacaları, İst.: Varlık, 1957
Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971
Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974
Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978
Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, İst.: YKY, 2011
Çocuklar İnsandır, İst.: YKY, 2013.
Deneme-Derleme
Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974
Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980
Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: YKY, 1997
Ustadır Arı, İst.: Can, 1995
Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995
Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009.
Destansı roman
Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.
Şiir
Bugünlere Bahar İndi, İst.: YKY, 2010.
Kaynak:wikipedia.com
Yorum